Yatmazsak bedenimizde neler olur?

18.03.2019
104
Yatmazsak bedenimizde neler olur?

Bunalım, inme, diyabet, kanser, kazalar, galibiyetsizlik, mutsuzluk, gerginlik… Geç yatmak, az yatmak, iyi yatamamak bir hayli hastalığa ve psikolojik meseleye davetiye çıkarıyor. Peki “yatmak” ne demek? Yatarsak kilit çözülür mü?

Amerika Birleşik Devletlerinin medya işverenleri arasında yer alan galibiyetli ve şöhretli bir iş bayanıyken bir gün bitkinlikten bayılınca yalnızca kariyerini değil, hayatını baştan alt değiştirmeye karar veren Arianna Huffington’ın gizemi hiç de erişilmez değildi: Yalnızca sıhhatli ve yeterli bir uyku kumpasına geçti… Artık ne olursa olsun iyi bir uyku yatmadan güne başlamıyor. Bununla da kalmayan Huffington, kıtalar arası ünlenen ve milyonlarca şahsa erişen kampanyasını şu sloganla sürdürüyor:

“Nasıl daha galibiyetli olunur: Yatarak…”

Tükenmişlik belirtisinin eşiğindeyken uyku kilidini çözerek yaşam zaferini tutan Huffington’nın dediği gibi; acaba tam mutsuzlukların anası uyku mu? Bu sualin cevabını Uzman Prof. Dr. Ender Levent veriyor.

UYUDUĞUMUZU SANIYORUZ!

Prof. Levent, günümüz şehir yaşamının doğru ve sıhhatli bir uykuya izin vermediğini söyleyerek, sebeplerini şöyle anlatıyor:

“Sesler, görüntüler, bilgisayar, televizyon, kentlerdeki temponun iş yaşamının getirdiği süratin fazla olması, aralıksız elimizde yapılması gerekenler listesinin bulunması sebebiyle bedenimizin bize yolladığı sinyalleri dahi fark edemez hale geliyoruz. Uykumuz var mı, yorulduk mu kavrayamıyoruz. Önceliğimiz işleri tamamlamak. Böyle olunca da uyku kumpasımız bozuluyor”

NE KADAR UYUMALI?

Uyku gereksinimi yaşa göre değişiyor. Yeni doğan bir bebek 16-18, ergenler 10, erişkinler ise vasati 6-8 saat uyuyor. Bu zaman yatarak geçirilse de uyku meseleyi yaşanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Levent, şöyle devam ediyor:

“Şayet bu müddetin neredeyse tamamını uykuda geçiriyorsak iyi bir uyku uyuyoruz demektir. Şayet yataktan kalktığımızda kendimizi dinlenmiş, dinamik, güne hazır seziyorsak bu nitelikli uykunun işareti. Ancak bitkin, uykusuz bir güne başlangıç varsa bu da uyku meseleyi olduğuna işaret ediyor.”

Beynelmilel sınıflandırmalara göre 70’in üzerinde uyku bozukluğu var. Bunlardan en sık görüleni ise gece emin aralıklarla solunumun en az 10 saniye durması ve oksijen seviyesinin düşmesi ile karşımıza çıkan uyku apne sendromu.
Prof. Dr. Levent, bu uyku bozukluğunun tanısının uyku laboratuvarlarında polisomnografi denilen bir aletle yapılan ölçümler ile konulduğunu belirterek, “Solunumun 10 saniyeden daha uzun zaman saatte beş veya daha fazla durması bize uyku apnesi olduğunu gösteriyor. Ancak bazı şahıslarda bu solunum durması öyle sık yaşanıyor ki, neredeyse her yarım dakikada bir solunumu duran hasta var. Burada da nitelikli bir uykudan, dinlenmeden laf etmek muhtemel olmuyor” diye konuşuyor.

Prof. Levent, çene minikliği, burun tıkanıklığı, bademciklerin büyüklüğü gibi uyku apnesine yol açan veya solunumu yasaklayacak anatomik bir mesele varsa cerrahi yolla rehabilitasyon ettiklerini, şayet böyle bir mesele yoksa hastaya, gece uyurken takması emeliyle, ağız ve burnu içine alan bir maske ile tazyikli hava üfleyen bir makine verildiğini söylüyor.

YATMAZSAK NE OLUR?

Sıhhatli bir uyku kumpasına geçilmezse faturası ağır mı olur? Prof. Dr. Levent, uykusuzluğun yol açtığı meseleleri şöyle sıralıyor:

Şahıs kendini bitkin seziyor, asaplı ve depresif bir hale bürünüyor.

Dikkatini toplayamama, reflekslerin yavaşlaması ve yosunu problemleri ortaya çıkıyor.

Leptin hormonuna mukavemet ortaya çıkıyor. Bu da gün içinde aralıksız bir şeyler yeme lüzumunu doğuruyor. Kilo alma başlıyor.

Insülin mukavemeti ortaya çıkıyor.

Stres hormonları salgılanıyor.

Özellikle uyku apnesi bedenimizdeki sempatik sistemi etkileyen hormonların etkin olmasına neden oluyor. Bu da kalp ritminde süratlenme ve tansiyon yükselmesi gibi bulgulara yol açıyor. İnme tehlikeyi ortaya çıkıyor.

Kandaki oksijen ölçüyü eksildiği için beynin oksijen gereksiniminin karşılanması için beyne daha fazla için kan pompalanıyor. Bu da sabah baş sızısı ile uyanmaya neden oluyor.

Seneler içinde kolesterol yüksekliği, tansiyon, diyabet, kalp damar hastalıkları büyüyebiliyor.

Başka Bir Deyişle ‘Ben uykusuzluğu sürüklerim’ deseniz dahi bedeniniz kıskanıyor. Bu hastalıklar sebebiyle ömür kısalabiliyor.

EN BASİT REÇETE: ŞEKERLEME

Prof. Levent’e göre dinamik ve sıhhatli sezmenin bir yolu da gündüz şekerlemeleri yapmak. Öğle saatlerindeki yarım saatlik bir uykunun, gece alınacak bir buçuk saatlik uyku ile eşdeğer dinlenme sağladığını söyleyen Prof.Levent, hormonların muntazam çalışması için çocukların 22.00’den, erişkinlerin de 23.00’ten evvel uyku için yatakta olması gerektiğini söylüyor.

İŞTE ALTIN KAİDELER

İyi bir uykunun esası olan uyku hijyeni için uyulması gereken kaideler şöyle:

Her gün aynı saatte yatın.

Uykudan en az bir saat evvel bilgisayar, televizyon ve telefon ile iletişiminizi kesin.

Uyumadan en az 4 saat evvelinde içkili meşrubatlar ve kafeinli meşrubatlardan uzak durun.

Yatak odanız suskun ve serinkanlı olmalı.

Işığı tamamen kesen perdeler kullanın. Odanın zifiri karanlık olması melatonin hormonunun salgılanmasını sağlar.

Rahat bir yatakta, rahat edeceğiniz elbiselerle yatın.

Yatak odasının ısısı çok yüksek olmamalı

Yatak odasında hiçbir elektronik eşya bulunmamalı.

Yatak odanızı yalnızca uyku için kullanın. Uykuya hazırlık için kitap okuyabilir ya da müzik dinleyebilirsiniz. Ama başka bir odada!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.