Mutlu Olmak Hakkında Nörobiyolojiden 8 İpucu

07.04.2019
147
Mutlu Olmak Hakkında Nörobiyolojiden 8 İpucu

Bedeninizde büyük bir fark yaratmak için, yapabileceğiniz çok rakamda ufak, kolay şey var. Ne olduklarını bu yazıda bilin!

Altta size tamsal olarak daha mutlu olabilmeniz için nörobiyolojiden gelen 8 ipucu vermek istiyoruz. Nörobiyoloji mi? Evet, odak noktamız beyniniz. Bedeninizde pozitif farklılıkları teşvik etmek için sizin yapabileceğiniz bazı şeyler var, unutmayın.

Vücutsal işlevleriniz balansa eriştiğinde ve sıhhatiniz iyi vaziyetteyken, bedeniniz sizi daha da mutlu edebilecek genel bir refah duygusuna neden olur. Bu yazıda, bazı biyolojik süreçlerden yararlanmak ve mutluluk hormonlarınızı hür vazgeçmek için kendi beyninizi nasıl kullanacağınızı bilebilirsiniz.

Mutlu olmanıza takviyeci olması için nörobiyolojiden 8 ipucu

1. Her zaman minnettar olun

Müteşekkir olmak illa sözel olmak zorunda değildir. Hem bu duyguyu yaşayan hemde akdikeni taraf ismine oldukça bereketli bir histir. Birine şükranlarınızı sunduğunuzda, kendinizi yaşamın pozitif tarafına koyarsınız. Bu da daha sonra beyindeki serotonin imalini uyarır. Bunalımlı hastalarda kullanılan bir stratejidir.

2. Proaktif ve kararlı olun

Bir meseleniz olduğunda ve buna çözüm bulmak istediğinizde, beyniniz bu emelle çalışır. Ve bir çözüm bulmak için enerji lüzumludur. Ancak bu enerji tüketimi kendinizi evhamlı ve asaplı sezmenize neden olabilir.

Bununla beraber, beyniniz bir şeyler yapmaya karar verdiğinde limbik sisteminizi soğukkanlılaştıran nörotransmiterlerin salınımını tetikler ve bu da dünyayı daha pozitif bir bakış açısıyla görmenize neden olur.

Bu sebeple, beyninizin problem-çözme kaynaklı stresini hür vazgeçmesine takviyeci olan etkinliklerde bulunmak istersiniz. Bu noktada, nörobiyoloji, proaktif bir davranışa sahip olmanın takviyeci olabileceğini söyler, zira bedeninizi negatif istikamette etkilemeden çözümler bulmanızı sağlayabilir.

3. Kendinizi ifade edin! Negatifliği hür bırakın

Nörobiyolojiden esinlenen bir başka teklif de duygularını ifade etmektir. Düşüncelerinizi dışarı vazgeçtiğinizde, kendinizi daha iyi sezersiniz ve sıhhatsiz ve negatif duygular içinizde sıkışıp kalmaz.
Olumsuzluğun fiziksel sıhhat meselelerine dönüşebileceğini unutmayın; genellikle anksiyete ve stres hadiselerinde vaziyet bu biçimdedir. Ne düşündüğünüzü dile getirdiğinizde ve bu biçimde gerginliğinizi hür vazgeçtiğinizde, beyniniz serotonin üretmeye başlar. Bu da sizi daha iyi, güzel olmayan gidişatların pozitif taraflarını görebileceğiniz bir konuma getirir. Beyninizin birden fazla bölgesini aktive eder.

4. Sosyal etkileşim

Sosyal etkileşim insanlar için son derece ehemmiyetlidir. Özellikle de, insanların en çok gereksinim dinlediği şey sosyal yardımdır – özellikle sarılmalar ve sevgi dolu değişler. Bu jestler, reelinde, hastalık ve değişik tıbbi problemlerin daha süratli iyileşmesine takviyeci olabilir. Şayet yeterince fiziksel temasta bulunmazsanız, beyniniz bu yoksunluğu fiziksel bir sızı olarak algılar beyinde aynı bölgeler faal hale kazanç. Netice olarak, ruh halinizi etkileyen ve sizi bunalıma sokabilecek süreçler başlayacaktır.

5. Bilmekten asla vazgeçmeyin

Beyninizi yeni bilgilerle beslemeye asla ara vermeyin. Beyniniz etrafından devamlı olarak gelen farklılıkları kaydolacak ve bunlara geçim sağlamak zorunda kalacaktır. Ardından, bu uyarlama sürecinden her geçtiğinde, mutluluk hormonu olan dopamini üretecektir. Beyniniz tam bunları, yeni bilgileri aldığında ve işlediğine reelleştirir. Başka Bir Deyişle daha çok mutlu olmak istiyorsanız, şimdi ne yapacağınızı biliyorsunuz.

6. Egzersiz yapın

Egzersiz yaparken endorfin salınımı hakikatleşir. Hipofiz beziniz endorfinleri bir mükâfat olarak hür vazgeçer ve beyniniz bunları morfini idrak etme biçimine eş bir biçimde algılar. Böylece sızı hissiniz eksilir ve refah duygunuz çoğalır. Hatta yalnızca hoş, uzun bir yürüyüş dahi fertte bu tesire neden olabilir.

7. İyi uyuyun

Karanlık bir odada yatarken melatonin ismi verilen bir hormon üretirsiniz. Bu hormon, vücutsal süreçlerinizi yavaşlatmaktan mesuldür ve bu biçimde bedeninizin geçirdiği günden sonra kendine gelmesine ve iyileşmesine imkân tanır. Nörobiyolojiden esinlenen başka bir deyişle, hipotalamustaki serotonini arttırır.
Başka Bir Deyişle, beyniniz, yatak odanızdaki aydınlık oranında bir çoğalış idrak ettiğinde, stres hormonu salgılamaya başlar ve böylece bedeninizi uyandırır. Bu sebeple, geceleri 6 ila 8 saat arası yatmaya ve yatak odanızı olası olduğunca karanlık yakalamaya çalışmanız en iyisidir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.