Kelle paça çorbasının olağanüstü verimleri! Hasta oğlunu kelle paça ile iyileştirdi…

25.03.2019
669
Kelle paça çorbasının olağanüstü verimleri! Hasta oğlunu kelle paça ile iyileştirdi…

Sakatat denince ilk akla gelen lezzetlerden olan kelle paça çorbası günü her saatinde harcana öğrenen oldukça sıhhatli bir yiyecektir. Antibiyotik tesiri de olan kelle paça çorbasının kanser başta olmak üzere bir hayli hastalığa yararlı olduğu ortaya çıktı. İngiltere’de yaşayan hekim bir anne 3 yaşındaki hasta çocuğunu kelle paça çorbası ile iyileştirdiğini duyurdu. Peki ülkemizde sıkça harcanan bir lezzet olan kelle paça çorbası verimleri neler?Kelle paça hangi hastalıkların takati oluyor? Kelle paça çorbası nasıl yapılır? Tüm bu suallerin yanıtları ve sıhhatimize çok yararlı bir yiyecek olan kelle paça hakkında öğrenmeniz gereken her şey haberimizde…

İngiltere’de yaşayan Nöroloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Natasha Campbell McBride, henüz 3 yaşındayken otizm tanısı alan oğlunu, “Tüm hastalıklar bağırsakta başlar” lafından yola çıkarak geliştirdiği sistemle sıhhatine kavuşturdu. Yaptığı çalışmalarda otizmin yanı sıra nedeninin de bağırsak florasındaki balanssızlık olduğunu ortaya koyan McBride, geliştirdiği Bağırsak ve Psikoloji Belirtiyi için Natürel Rehabilitasyon Usulü GAPS Rehabilitasyon Protokolü ile çok rakamda hastanın da iyileşmesine katkı sağladı.

GAPS Rehabilitasyon Protokolü’nün olmazsa olmazlarının başında kelle paça çorbası kazançken, taze et, balık, yumurta, fermente sebze, yoğurt, peynir gibi mayalanmış mahsuller de sistemin en ehemmiyetli yiyecek taşıtları olarak öne çıkıyor.

Geliştirdiği usulle tüm dünyada adını duyuran Dr. McBride, muhtelif eğitimler neticesinde sistemin öğretildiği takribî 2 yardımıyla da değişik bölge ve ülkelerdeki hastalara umut olmak için mücadele sarf ediyor.

Dr. McBride, Sağlık Bakanlığının konuğu olarak katıldığı, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Teşkilatı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi iş birliğinde hakikatleştirilen “Beynelmilel Ananesel ve Bitirici Tıp Kurultayı”nde de geliştirdiği usulün detaylarını, bu yoldaki tecrübelerini tıp camiasıyla paylaştı.

Türkiye’nin muhtelif kentlerinde tertip edilen sempozyumlara da katılan Dr. Natasha Campbell McBride, oğlunun otizmden kurtulma öyküsünü Anadolu Ajansı muhabirine anlattı.Dr. McBride, oğlunun otizm tanısı almasının ardından, hastalıkla alakalı bilme çarpığının süratle çoğaldığını ve bu alanda çok fazla araştırmayla çalışma yapmaya başladığını söyledi.McBride, “Şu anda 25 yaşında olan oğlum sıhhatli ve bayağı bir yaşam sürüyor. Bu da bana otizmin rehabilitasyon edilebilir bir hastalık olduğunu gösterdi. Muayenehanemde otistik çocukları olan ailelerle çalışıyoruz. Bugün binlerce çocuk otizm rehabilitasyonu alıp, iyileşmiş vaziyette.” dedi.

Natasha Campbell McBride, “Otizmden muzdarip çocuk ve ailelere baktığımda, evet çocukta otizm tanısı var. Ancak kardeşlerin otizm olmasa bile çok sıhhatli olmadığını gözlemledim. Öbür çocukların sindirim sistemleriyle alakalı meseleleri olabiliyor. Egzama ya da hiperaktif olabiliyor. Anne ya da babalarına bakıyorum; onların da çok değişik kronik hastalıkları var. Evet, otizm değil ama otizme neden olan aynı kök nedenin bu hastalıkları da birliktesi getirdiğini gözlemledim.”ifadelerini kullandı.Deneyimlerinin kendisine “Tüm hastalıklar bağırsakta başlar” lafını öğrettiğini dile getiren McBride, şunları kaydoldu:

“Tüm hastalıklar sindirim sisteminde başlıyor. Zira hastalıklar bağırsak florasına yerleşiyor. Zati bedenimizde mikropların olduğunu öğreniyoruz ama bence bunun ebadıyla alakalı bilgilerimiz noksandı. Son araştırmalara göre bedenimizdeki hücrelerin yüzde 90’ı ki bu çok büyük bir oran, bağırsak florasında yaşıyor. Sağlıklı bir insan bedeninde belirli bir mikrop balansı var. Antibiyotikler, kimyevi şeyler, beslenme bozuklukları, hava neticesinde de mikrop balansı bozuluyor. Bundan sonra yiyecekler yanlış hazmediliyor, böylece kan dolaşımı sistemine binlerce kimyevi giriyor. Bunların bir neticeyi olarak da hastalıklar alana geliyor. Zati GAPS’ın sebebi de bu denge bozukluğu. Reelinde otizmli çocukların tamamında beynin bayağı olduğunu görüyoruz ama bu çocukların bağırsak florası anormal. Çocuk bu yapıyı da ailesinden alıyor. Ebeveynin bağırsak florası anormal olduğu için o da aynen çocuğa geçiyor. Bunun neticesinde sindirim sistemi sebebiyle çocukta toksisite oluyor. Başka Bir Deyişle yediği, içtiği şeyler reelinde beyni geliştirmesi gerekirken, bütün tersine çocukta toksisiteye neden olarak disleksi, sara, hiperaktivite, şizofreni gibi meselelere yol açıyor.”

Tüm dünya genelinde milyonlarca otistik çocuk olduğunu aktaran McBride, “Otistik çocukların hepsinin beyinleri, bağırsak florası balansının bozukluğu sebebiyle zehirleniyor. Bebekler 5 duyu uzuvlarıyla dünyayı keşfediyorlar. Tüm bu bilgiler beyinde işleniyor ve çocuk bayağı biçimde gelişiyor. Ama otistik çocukların beyninde zehirli maddeler, zehirler olduğu için ne yazık ki 5 duyu uzvuyla aldığı bilgileri işleyemiyor. Orada bir meseleyle karşılaşıyoruz. Bu zehirli maddelerin yapısına bağlı olarak çocukta ya otizm ya hiperaktivite ya da disleksi oluşuyor.” ifadelerini kullandı.

Dr. Natasha Campbell McBride, GAPS beslenme protokolünü oğlu ve binlerce hastaya bakarak oluşturduğunu ifade ederek, “Nedir bu protokol? Bağırsak florasını tekerrür balanslı hale getiriyoruz. O patojenik mikroplardan kurtulup, onların yerine balanslı, sıhhatli bakterileri yerleştiriyoruz. Bir de bağırsak duvarını tamir ediyoruz. Başka Bir Deyişle toksisite akışını durduruyoruz. Bunu yapabildiğimizde beden kendi kendini arınan bir yapı olduğu için beyin, kalp, akciğerler, dolaşım sistemleri arınılıyor. Bunlar asıllaştırılınca çocuk tekerrür bilmeye başlıyor. Beyni arınılıyor, artık otizmle alakalı bir mesele yaşamıyor.” biçiminde konuştu.

APS beslenme protokolünde en ehemmiyetli şeyin perhiz olduğunu belirten McBride, “Ne yediğiniz çok ehemmiyetli. Sindirim sistemimiz uzun bir tünel gibi. Oraya ne verirseniz karşılığını alıyorsunuz. O surattan besin bizim en ehemmiyetli ilacımız reelinde. Sağlıklı beslenme de reelinde ananesel Türk mutfağına çok çok eş. Başka Bir Deyişle sıhhatli beslenme için, ananesel Türk mutfağı diyebilirim. Neler vardır mesela? Taze et, balık, yumurta, fermente sebze, yoğurt, peynir gibi mayalanmış mahsuller. Bunların hepsi beslenme protokolünün olmazsa olmazlarından.

Bir de çorba çok ehemmiyetli. Çorba da bildiğim kadarıyla ananesel Türk mutfağında ehemmiyetli rol oynuyor. Mesela hayvanın kafasıyla, ayaklarıyla yapılmış çorbalar var. Bizim de GAPS protokolünde önerdiğimiz en bedelli yiyeceklerden biri bu kelle paça çorbasıdır.” biçiminde konuştu. Dr. McBride, “Beynelmilel Ananesel ve Bitirici Tıp Kurultayı”ne davet edilmesiyle alakalı da “Bu davet benim için çok değerli. Gerçekten şükran borçluyum.” diyerek, memnuniyetini dile getirdi. GAPS’a ait pek çok hekim ve akademisyenin eğitim aldığını, tüm bunların da çok umut verici olduğunu vurgulayan McBride, laflarını şöyle bitirdi:

“Zira bunların neticeyi tıpta müdahalelere, uygulamaya yansıyor. Ancak 250-300 hekim iri bir ummanda damla gibi. Çok daha aşırısına lüzumumuz var. Önümüzdeki hafta reelleşecek kurultay bilgiyi yaymak için ehemmiyetli bir adım. Bunun için de çok mutluyum. Reelinde beden mucizevi bir yapı. Kendi kendini iyileştirme mekanizmasına sahip. Bedenin reelinde bir hekime, ilaca, perhize de lüzumu yok. Beden kendi kendini reelinde iyileştiriyor yeter ki o mekanizma için doğru taşıtı verin. İşte o da beslenme. Türkiye’de zati daha önceki ananesel Türk mutfağına baktığımızda tüm sıhhatli yemekleri, tanımları bulacaksınız. Ancak besin sektörü tarafından değiştirilmiş olanları demiyorum. Daha Önceki tanımları bulup, onları canlandırmamız gerekli. Zira daha öncekinden insanlar gayet sıhhatli yaşıyordu. Tekerrür o tasvirlere dönebilirsek bunu yeniden yapabiliriz.”

İşte kelle paçanın bilinmez verimleri…

İçeriğindeki kolajen, vitamin, minerallerle bağışıklık sistemini kuvvetlendiren paça çorbası günün her saati harcanabilen bir yiyecek kaynağıdır.
Kış aylarında soğuk algınlığı ve gripten gözeten paça çorbası, sarımsak, limon ve sirke içeriği ile antibiyotik kullanımına gerek kalmıyor.

Çocukların ve ergenlik yarıyılındaki gençlerin kemik gelişiminde ehemmiyetli rol oynayan paça çorbası, adalelerin kuvvetlenmesi ve kemik sızılarının eksilmesinde ehemmiyetli rol oynuyor.
Kansızlık hastalarına bolca harcanması önerilen paça çorbası, kanser hastalığının ilerlemesinin durdurulmasında da ehemmiyetli rol oynuyor. Bu sebeple kanser hastalarında, kolajen imhasına neden olan ilaçların tesirlerinin eksiltilmesinde tesirli oluyor.

Antitoksidan tesiri oluşturarak bedenin korunması bilincini harcanıyor. Dil, göz yağı ve beyin karışımı ile yapılan paça çorbası, eklemlerdeki akışkanların korunmasını destekliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.