Kanser hastasına bu 7 yanlış yaklaşımdan kaçının!
Günümüzde süratle çoğalış gösteren kanser, doğrudan ve dolaylı olarak bir hayli insanı etkileyen bir hastalık. Ailede kanser hastasının olması, hasta yakınına alışılanın dışında roller ve mesullükler de yüklüyor. Kimi zaman hırpalayıcı olan bu süreç, bireyin yakınları için de güç olabilirken, hastaya doğru yaklaşımın ne olacağı çoğu defa öğrenilmiyor, ‘destek oluyorum’ sanılırken hasta için süreç daha hırpalayıcı biri hale getirilebiliyor! Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Akdikeni aile azalarına ve hasta yakınlarına, sakınılması gereken tavır modellerini anlattı, önemli uyarılar ve tekliflerde bulundu.
“BUNU YENECEKSİN” BASKISI OLUŞTURMAYIN
Kanser teşhisi olan şahsa moral vermek çok ehemmiyetli ancak onları zorladığınızın farkında olun. Fazla motivasyon demoralize eder. Bazen yalnızca susup onu dinlemek veya onun yanında olmak dahi kelimelerden daha fazla bedel taşır. ‘Bunu yeneceksin’ diye moral vermek isterken şahsa baskı yapabilirsiniz. Kanserle başa çıkmaya çalışan şahıs, yakınlarının verdiği morali içinde sezemediği için kendini yargılamaya başlar. Hakikatçi bir yaklaşım ve ‘Ben yanındayım’ demeniz çok daha yeterli ve verimlidir. ‘Hobi edin, spor yap’ gibi bireyin işine yarayacak faallikler, yakınlar tarafından bir baskı taşıtına dönüştürülmemeli.
HASTALIK YOKMUŞ GİBİ DAVRANMAYIN
Kanser hastasına moral vermek için ‘hastalık yokmuş gibi’ davranmak doğru değil. Zira bu hastayı ve hastalığı görmezden gelmenize neden olabilir. Hakikatinde hastaların fark edilmeye lüzumu vardır. Dolayısıyla hastaların birileri ile paylaşmaya, vaziyeti ifade etmeye gereksinimleri vardır. Onun için hastalığı yok saymak yerine, kabul etmek ve gerekenleri yapmak daha verimli.
KENDİNİZİ ADAMAYIN
Kanser teşhisi konulan bireyin yakınlarının bir hayliyi kendi tükenmişliklerinden utanırlar. Oysa kanser olan birine bakma süreci stresli ve harcayıcı olabilir. Kendinizi yargılamayın ve fazla yormayın. Adanmışlık misal bir tavır gibi görünse de kendi psikolojinizi de göz arkasını etmemeniz gerekir. Bazen kendinizi naçar ve ona dayanak edemiyormuş gibi sezmeniz son derece basmakalıp. Gerekirse uzmandan psikolojik dayanak almaktan çekinmeyin. Kendinize de ara sıra da olsa zaman ayırın. Beğendiğiniz şeylere ve kendinize müddet ayırmazsanız, iyi sezemezsiniz ve yakınınıza da takviyeci olamazsınız. Hastanın bakım ve duygusal süreçlerine aile fertleri aynı oranda katılmalı. Kesinlikle mesullük paylaşılmalı.
ONUN İSMİNE KARAR VERMEYİN
İyi bir hasta yakını hastası ile empati kurabilen, dürüst ve güven verici bir irtibat sağlayan, karşı tarafın usunu okumadan gereksinimlerini sorup yanıt bulmaya çalışan ve kendisine iyi bakan hasta yakınıdır. Şahıs için daha verimli olacağını düşünerek onun ismine kararlar vermeyin. Kararları birliktece alın. Hatta bu kararlara ailedeki öteki aboneleri de katın.
YARGILAMAYIN
Bazen aileler ve yakınlar ‘Sen kendine bakmadın’ diye kanser olan bireyi yargılayabilirler. Ancak artık tanı almış birine bunu söylemenin bir anlamı yoktur. Yargılayıcı bir dil kullanmak bireyin kendini daha çok yargılamasına, kötü sezmesine ve utanmasına içine kapanmasına neden olabilir. Bazen de bu vaziyet hastanın ters bir vaziyet sergilemesiyle rehabilitasyonu kabul etmeme gibi sonuçlanabilir. Bu vaziyet hasta ile yakınları arasındaki ilişkiyi de negatif etkileyebilir.
ACIYARAK YANAŞMAKTAN KAÇININ
Kanser hastalarının bu süreçte yakınlarından temennisi, bu sürecin güçlü olduğunu yakınlarının öğrenmesini ve her zaman yanında olduklarını sezdirmeleri lüzumudur. Aynı zamanda kendilerine acınarak yanaşılmasından hiç sevmezler. Dolayısıyla ailelerin hastanın hangi psikolojik vaziyet içinde olduğunu öğrenmeleri ve ona göre hareket etmeleri çok ehemmiyetli. Aile ve hasta arasında bağlantının devamlı sarih yakalanması, özellikle ilk tanı anından itibaren hastada ortaya çıkabilecek olan sırasıyla hastalığı inkar, şok, hiddet ve bunalım gibi duyguları hastaların yaşayabileceğinin farkında olunması ve ona göre bağlantının sağlanması gerekli.
POLYANNACILIK OYNAMASINI İSTEMEYİN
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Akdikeni “Hastaya “Pozitif düşünmelisin” diyerek, Polyannacılık oynamasını istemekten kaçının. Muhtemelse hastanıza bir ‘hasta bakım takımı’ oluşturarak, bakımı paylaşın. Özellikle kronik hastalıklarda bakımı bir takımla paylaşmak, fiziksel ve duygusal açıdan tükenmeyi önler. Bu sayede hastanıza daha nitelikli bakım vermeniz de muhtemel olur” diyor.