Yeşilçamın usta oyuncusu Mürüvvet Sim’in bilinmeyen hüzünlü hikayesi
Yeşilçamın usta oyuncusu Mürüvvet Sim’in bilinmeyen hüzünlü hikayesini haberimizin devamında okuyabilirsiniz.
Her zaman tatlı sert mizaca sahip olan Mürüvvet Sim genellikle kötü karekter rolünde oynasada mizacı gereği kötü kadın olarak görmeyiz.
Mürüvvet Sim’in yaşamıyla ilgili kimsenin bilmediği sizin için araştırdık.
Bazı oyuncular sinema dünyasında hak ettikleri şöhreti yakalayamayabiliyor. İşte şuan anlatacağımız da o kişilerden sadece bir tanesi.
Mürüvvet Sim’in Ses mecmuası’na anlattığı hikayededen derlemelerle yazımıza devam edelim.
“Tarlada doğmuşum ben. Annem göbeğimi “çekme” bıçağıyla kesmiş. Şalvarına sarıp atmış atının terkisine, getirmiş eve.. 23 Nisan 1929’da Tekirdağ’ın Büyükyoncalı köyünde…”
diye başlıyor hayat hikayesine. Çok yoksul olan ailesi ile birlikte köyden İstanbul’a taşıdıklarını, tabiri caizse sokaklarda büyüdüğünü belirtmiş. O kadar yaramazmış ki mahalleli ona lakap bile takmış “korkunç Mürüvvet”. Mahallede balık pişen bir ev olduğunu görmesin ne yapar eder ortalığı yıkar adına kendini oraya davet ettirmiş. Mahalleli o kadar bezmiş ki artık para toplayarak kafa dinlemek için Mürüvvet’i sinemaya gönderirlermiş. Sinemadan çıkınca durur mu hiç mahalledeki tüm kadınları toplar izlediği filmi ballandıra ballandıra anlatırmış.
Yazımıza enteresan bir haberle devam edelim. “yumurcak” filmini bilmeyenin yoktur heralde. Sinemada gişe rekorları kıran İlker İnanoğlu’nun canlandırdığı karakterin gerçek hayatta Mürüvvet Sim’in çocukluğunu anlattığını biliyor muydunuz ?
Röportaj sırasında Mürüvvet Sim’in gözleri doluyor. Mahalle terzisinin kendisi için artık kumaşlardan güzel elbiseler yaptığını anlattığı esnada ve gözleri dolmuş şekilde dalıyor elindeki örmüş olduğu yeleğe bakarak.
“Her gün akşam üstü, günbatımı bir gariplik çökerdi üstüme.. Mahallenin her anası çocuğunu çağırır, üzerlerine yelek giydirirlerdi. Bir ben kalırdım yeleksiz. Üşümesinden korkulmayan, kenarda, kimsesiz.. Anacığım karanlıklarda dönebilirdi çalıştığı yerlerden eve. Hiç bir zaman da yeleğim olmamıştı. Hep bir yelek özlemi içinde idim. Kıskanırdım sırtlarına yelek geçirilen arkadaşlarımı. O yaramaz mürüvvet gider, bir köşede sessizce ağlayan zavallı bir çocuk gelirdi o saatler..” diye devam ediyor.
O küçücük yaşta kendisinde bıraktığı etki ile Mürüvvet Sim 38 senedir elleriyle yelek örer sokaktaki kimsesiz çocuklara giydirirmiş. Hatta bakım evlerine bağış yapıyor Anadolu’nun köylerine de gönderiyormuş.